Yıllarca Bıkmadan Usanmadan Severek İzlediğimiz Kült Filmlerde Çoğumuzun Kaçırdığı 14 İnce Ayrıntı

Sinemada Le Chiffre’ın oyun sırasında blöf yaparken ellerini şakaklarına koyması birçok izleyici tarafından gözden kaçmış olabilir ancak bu hareket, sinemada söylenen palavralar için turnusol kağıdı niteliğinde. Daha sonra, Vesper Lynd, Bond’a Chiffre’nin Amerikalıların tarafında olduğu konusunda palavra söylerken birebir hareketi tekrarlıyor.

Sinemada, “Davis” karakterini oynayan Dwayne Johnson kendini her tanıttığında, İşaret Dili’nde gerçek hayatta lakabı olan “the rock” (taş) manasına gelen işareti yapıyor.

Olay örgüsü ilerledikçe Beyaz Cadı’nın gücü yavaş yavaş azalıyor. Bunu azalan gücüyle orantılı olarak küçülen buzdan tacına bakarak anlıyoruz.

Bu üretimin berbat adamı olan Ransom karakterinin beyaz yün kazağı olmadan neredeyse hiç sahnesi olmadığını fark ettiniz mi? Aslında, bunun nedeni ailesinin onu “yüz karası” olarak görmesi… Maksat, üretim bounca siyah üzere koyu bir renkle ilişkilendirilen makus bir karakteri, düzgünlük ve saflığı sembolize eden beyazla temsil ederek tezat oluşturmak.

Karakter, sinemanın birinci başlarında durduğu deniz kenarına sinemanın sonunda da dönüyor. Kısaca birinci sahnelerinden biri ve son sahnesi birebir lokasyonda çekilmiş.

Jack Sparrow’un sinemada gördüğünüz birçok şapkası kauçuktan yapılmıştır. Birçok diyoruz zira çekimler boyunca Johnny Depp yapılan deri şapkaları ya kaybetmiş, ya da denize düşürmüş. Gerisi arkasına deri şapka yapmaktan bıkan kostüm dizayncısı, şapkanın gerecini kauçukla değiştirmiş; artık denize fikir yüzen şapkaların üretimi da kolaylaşmış.

Dikkatli bakarsak, Harry Potter serisinin altıncı sinemasında yer alan bu sahnede Gryffindor üyeleri ortasında Ron Weasley’i alkışlamayan tek kişinin Cormac McLaggen olduğunu görebiliyoruz. Kalabalığın içinde tek somurtanın o olmasının nedeni, gruptaki yerini Ron’a kaptırması.

Ana karakterlerimizden biri olan Leon’un en yakın arkadaşı olarak isimlendirdiği bitki aglaonemanın bir tipidir (çin herdemyeşili olarak da geçiyor). Sinemada Leon, bitkiyi kendine benzettiğini zira ikisinin de kökleri olmadığını söylüyor. 

Leon öldükten sonra, Mathilda bitkiyi, kökleneceğini bildiği için onu yatılı okulunun bahçesine gömüyor. Aglaonemalar hakkında bilgi sahibi olmayan bir izleyici, Mathilda’nın bu aksiyonunu Leon’un vefatla gelen özgürlüğü ile alakalı bir metafor zannedebilir ancak aslında bu aksiyon bitkiyi öldürecektir zira aglaonemalar termofiliktir.

Sinemada ana karakterimiz Wade Wilson’ın bir sahnede üstünde “Olivia ve Meredith, Sonsuza Kadar En Yakın Arkadaşım” yazan kedili bir tişört giydiğini görüyoruz. Kaçırdığımız şey ise, Olivia ve Meredith’in bu imale bayıldığını daima lisana getiren Taylor Swift’in kedileri olduğu.

Bayan Maple’ın mezar taşında hiçbir şey yazmadığını fark ettiniz mi? Benjamin sinemanın başlarında bayanın tam ismini boşverin, onunla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söylemişti.

Birinci sinemadaki akşam yemeği sahnesinde tüm konukların ortasında, yalnızca prenses Mia’ya et yerine doldurulmuş domates servis edildiği çok farkedilen bir ayrıntı olmasa da, bunun nedeni kitapta vejeteryan olduğunu söylemesi.

Arthur’un, Murray Franklin Show’a çıkmadan meskende prova yaptığı sahneyi hepimiz biliyoruz. Evvelki sahnelerle karşılaştırdığımızda, bu sahnede Arthur’un mobilyalarının yerini programın çekildiği stüdyoya benzetmek için değiştirdiğini görebiliriz. Hatta, stüdyo ambiyansını yaratabilmek için masanın üstüne Murray Franklin yazan bir kupa bile koyuyor.

İngiliz casuslarını husus alan bu sinemanın bir sahnesinde, hangarda bulunan öbür ulaşım araçlarının yanında sarı bir denizaltı gözünüze çarpabilir. Bu denizaltı, The Beatles kümesinin müziğinde bahsettiği o denizaltı işte!

Truman’ın kıyıda oturduğu sahnede, çakan şimşekten ötürü ayın aydınlandığını görebiliriz. Gözden kaçabilecek bu detay, ayın olması gerekenden çok daha yakın olduğunu ve aslında gerçek olmadığını açıkça aşikâr ediyor.

Sinemada Le Chiffre’ın oyun sırasında blöf yaparken ellerini şakaklarına koyması birçok izleyici tarafından gözden kaçmış olabilir ancak bu hareket, sinemada söylenen palavralar için turnusol kağıdı niteliğinde. Daha sonra, Vesper Lynd, Bond’a Chiffre’nin Amerikalıların tarafında olduğu konusunda palavra söylerken birebir hareketi tekrarlıyor.

Sinemada, “Davis” karakterini oynayan Dwayne Johnson kendini her tanıttığında, İşaret Dili’nde gerçek hayatta lakabı olan “the rock” (taş) manasına gelen işareti yapıyor.

Olay örgüsü ilerledikçe Beyaz Cadı’nın gücü yavaş yavaş azalıyor. Bunu azalan gücüyle orantılı olarak küçülen buzdan tacına bakarak anlıyoruz.

Bu üretimin berbat adamı olan Ransom karakterinin beyaz yün kazağı olmadan neredeyse hiç sahnesi olmadığını fark ettiniz mi? Aslında, bunun nedeni ailesinin onu “yüz karası” olarak görmesi… Maksat, üretim bounca siyah üzere koyu bir renkle ilişkilendirilen makus bir karakteri, düzgünlük ve saflığı sembolize eden beyazla temsil ederek tezat oluşturmak.

Karakter, sinemanın birinci başlarında durduğu deniz kenarına sinemanın sonunda da dönüyor. Kısaca birinci sahnelerinden biri ve son sahnesi birebir lokasyonda çekilmiş.

Jack Sparrow’un sinemada gördüğünüz birçok şapkası kauçuktan yapılmıştır. Birçok diyoruz zira çekimler boyunca Johnny Depp yapılan deri şapkaları ya kaybetmiş, ya da denize düşürmüş. Gerisi arkasına deri şapka yapmaktan bıkan kostüm dizayncısı, şapkanın gerecini kauçukla değiştirmiş; artık denize fikir yüzen şapkaların üretimi da kolaylaşmış.

Dikkatli bakarsak, Harry Potter serisinin altıncı sinemasında yer alan bu sahnede Gryffindor üyeleri ortasında Ron Weasley’i alkışlamayan tek kişinin Cormac McLaggen olduğunu görebiliyoruz. Kalabalığın içinde tek somurtanın o olmasının nedeni, gruptaki yerini Ron’a kaptırması.

Ana karakterlerimizden biri olan Leon’un en yakın arkadaşı olarak isimlendirdiği bitki aglaonemanın bir tipidir (çin herdemyeşili olarak da geçiyor). Sinemada Leon, bitkiyi kendine benzettiğini zira ikisinin de kökleri olmadığını söylüyor. 

Leon öldükten sonra, Mathilda bitkiyi, kökleneceğini bildiği için onu yatılı okulunun bahçesine gömüyor. Aglaonemalar hakkında bilgi sahibi olmayan bir izleyici, Mathilda’nın bu aksiyonunu Leon’un vefatla gelen özgürlüğü ile alakalı bir metafor zannedebilir ancak aslında bu aksiyon bitkiyi öldürecektir zira aglaonemalar termofiliktir.

Sinemada ana karakterimiz Wade Wilson’ın bir sahnede üstünde “Olivia ve Meredith, Sonsuza Kadar En Yakın Arkadaşım” yazan kedili bir tişört giydiğini görüyoruz. Kaçırdığımız şey ise, Olivia ve Meredith’in bu imale bayıldığını daima lisana getiren Taylor Swift’in kedileri olduğu.

Bayan Maple’ın mezar taşında hiçbir şey yazmadığını fark ettiniz mi? Benjamin sinemanın başlarında bayanın tam ismini boşverin, onunla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söylemişti.

Birinci sinemadaki akşam yemeği sahnesinde tüm konukların ortasında, yalnızca prenses Mia’ya et yerine doldurulmuş domates servis edildiği çok farkedilen bir ayrıntı olmasa da, bunun nedeni kitapta vejeteryan olduğunu söylemesi.

Arthur’un, Murray Franklin Show’a çıkmadan meskende prova yaptığı sahneyi hepimiz biliyoruz. Evvelki sahnelerle karşılaştırdığımızda, bu sahnede Arthur’un mobilyalarının yerini programın çekildiği stüdyoya benzetmek için değiştirdiğini görebiliriz. Hatta, stüdyo ambiyansını yaratabilmek için masanın üstüne Murray Franklin yazan bir kupa bile koyuyor.

İngiliz casuslarını husus alan bu sinemanın bir sahnesinde, hangarda bulunan öbür ulaşım araçlarının yanında sarı bir denizaltı gözünüze çarpabilir. Bu denizaltı, The Beatles kümesinin müziğinde bahsettiği o denizaltı işte!

Truman’ın kıyıda oturduğu sahnede, çakan şimşekten ötürü ayın aydınlandığını görebiliriz. Gözden kaçabilecek bu detay, ayın olması gerekenden çok daha yakın olduğunu ve aslında gerçek olmadığını açıkça aşikâr ediyor.