Vampir kelebekler hakkında açıklamalarda bulunan Biyoloji Kısmı Dr. Öğretim Üyesi Fatih Dikmen, kelebeklerin Türkiye’ye mahsus bir canlı olmadığına dikkat çekerek, “Karadeniz Bölgesi’nden İstanbul’a gerçek yavaş yavaş yayıldığını biliyoruz. 10 yıl evvel kadar birinci görülmeye başlandı vampir kelebekler.
Dikmen, “Bu vampir kelebeklerinin en kıymetli özelliği yaz periyodunda bilhassa haziran, temmuzdan sonra olgunlaşıyorlar ve bu kelebek üzere, kelebeği andıran bedenleriyle etrafta çok dolaşma ya da gezmeye başlıyorlar lakin aslında beşere ziyanı yok. İnsanların kendileri açısından korkmasına gerek yok lakin bitki zararlısı bunlar. O yüzden bahçelerindeki bitkilerin ya da ektikleri eserlerin bu böcekler tarafından zayıflatılması ya da hasara uğratılması kelam konusu olabilir. Ne kaşındırıyor, ne alerji yapıyor, ne çocuklara diğer bir hastalık bulaştırıyor. O yüzden insanların bu hususta içleri rahat olabilir. Ancak bunları önleyebilecek tedbirleri de uygun halde ilaçlama yaparak ya da uygun biçimde tedbirler alarak kendi bahçelerinde ve konutlarda yapabilirler” sözlerini kullandı.
Vampir kelebeklerin yayılmasını engellemek için tedbirler alınması gerektiğini lisana getiren Dikmen, “Önemli nokta İstanbul’da onların daha fazla yayılmasını engelleyebilecek tedbirlerin alınması. Bölgelerde alınacak küçük tedbirlerle çözülebilir lakin bilhassa Karadeniz’de çay, fındık üzere çeşitli tarım eserlerine de bunun ziyan verdiği istikametinde bilgiler var. Bilhassa bu usul tarım eserlerine büyük çapta bir zararın kelam konusu olması durumunda ilaçlama yapılabiliyor. Bununla ilgili bakanlığın önerdiği ilaçlama sistemleri ve ilaç tipleri var ancak kültürel tedbirler diyebileceğimiz insanların alabileceği tedbirler de var. Yani bunların yumurtalarını koydukları ince kısımlar, bunların budanması, kış devrine girdiğimizde yere dökülen döküntü otların ya da bir evvelki yıldan kalan çalı çırpının tahminen toplanması, onların yakılması ya da yok edilmesi üzere alınacak ufak tefek tedbirler bunları büsbütün sıfırlamayacaktır lakin önümüzdeki yıl daha fazla sayıda ortamda oluşmalarını engelleyecektir” diye konuştu.
22 yıldır Beykoz’da yaşayan Selma Kütükçü, “Balkonda oturamıyoruz konuta de doluşuyorlar. Bitkilerimize de çok ziyan veriyor. Bütün bitkileri kurutabiliyor. Şikayetçiyiz fakat bir tedbir de alınmıyor bunun hakkında. Kendi uğraşımızla alıp ilaçlama yapıyoruz lakin belli bir yere kadar. Biz de kendi bütçemizle bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ancak nasıl kurtulacağız bilmiyoruz. Bitkilerin ortalarında olduğu için gözükmüyor lakin akşam saatinde oturduğumuz vakit bütün tavanlar olduğu üzere kelebeklerden dolu” dedi.
Beykoz’da yaşayan Sabri Topal da, “Beykoz’da yaşayıp akşamları balkona çıkmak isteyen herkes mağdurdur. Hava kararmaya başladıktan sonra bir anda akına geçiyorlar. Bir anda tavan, ışıkların etrafı her taraf kelebek. Bir şey yemek içmek pek mümkün olmuyor. Gündüz tek tük görülüyor. 4-5 sene evvel bir adede şahit oldum o vakitten sonra bunlar çoğalmaya başladı. Bilhassa yazın bu devirlerinde bizim daima akşam misafirlerimiz” tabirlerini kullandı.
Mahalle sakinlerinden Esra Bostancı da, “Rahatsızız. Yapraklara dokunduğumuzda gözümüzü kapatıyoruz. Çarpıp geçiyorlar. Olağanda kelebekler yumuşak olur fakat bunlar taş üzere. Isırdıkları vakit da bunu rahatça hissedebiliyorsunuz. Kelebek ısırmaz aslında ancak bunlar ısırıyor” dedi.
