İzlemesi Oldukça Zor Olan Sahneler: Sinema ve Televizyon Dünyasındaki En Vahşi Ölüm Sahneleri

Nazi askerlerinin canice Musevileri katlettiği devirde geçen the Pianist’in bu sahnesi, izleyen herkesin tüylerini diken diken edip akıllarına kazınmıştır. Askerler, kendi halinde akşam yemeği yiyen bir ailenin meskenine girerek, sadece emrettikleri için ayağa kalkamayan tekerlekli sandalyedeki adamı camdan aşağı atar.

Rose ve grubunun beyzbol formalı Bradley’i öldürdüğü sahne, Bradley’nin iç parçalayan çığlıklarıyla hüzün dolu bir hâl alıyor. Çekimler sırasında, bu çığlıklar nedeniyle içi parçalanan sinema takımı, çekimleri durdurup bir müddet kendine gelmeye çalışmış. Bu sırada Bradley’i canlandıran yetenekli oyuncu Jacob Tremblay ise kahkahalarla gülüyormuş.

Nicky Santoro’nun dövülerek öldürüldüğü sahne, en gaddar ölümlerden birisi.

The Mist’in sonundaki yürek parçalayan sahne, sineması Stephen King imzalı kitaptan bağımsız bir son ile bitiriyor. David’in kendi ailesini elleriyle öldürmesinin akabinde sis kalkıyor ve dünya eski haline dönüyor. David ise büyük bir vicdan azabı ile haykırıyor.

Murphy’nin bir sayborga dönüşmeden evvel, sadece olağan bir insanken berbat adamlar tarafından canice öldürüldüğü bu sahne, hayranların yüreğini burkuyor.

General Vidal’ın, tavşanları avladıkları için baba ve oğlunu bir şarap şişesiyle vahşice öldürdüğü sahne, sinemada Vidal’ın sapık ruhunu ortaya çıkarıyor.

Saf Er Mellish’in Alman asker tarafından yavaşça bıçaklandığı sahne izleyenler için çok acı vericiydi.

Popclaw isimli gaddar ‘süper kahramanın’, kendi mesken sahibiyle sevişirken üstüne oturması ve bedeninden çıkan dikenlerle adamın yüzünü parçalaması en yırtıcı mevt sahnelerinden biri olabilir.

Bir Nazi subayını öldürmekle suçlanan birini cezalandırmak için tüm köyü bir ahıra kapatıp yakan, haykırışlar sustuğunda da duygusuzca oradan uzaklaşan Nazi askerlerinin acımasızlığı karşısında, izleyiciler büyük bir yıkım hissediyor.

Stannis Baratheon’ın demir tahta sahip olmak uğruna Kızıl Büyücü’ye yaptırdığı kara büyüler, Melisandre’nin, yüzü yaralı kızı Shireen’ı öldürmek istemesiyle sonları aşıyor. Bu olaydan sonra yıkıma süratle giden Stannis, yaşadıklarını hak etti diyebilir miyiz?

Zodiac katili, bu sahnede çift olarak yakaladığı kurbanlarını bıçaklayarak öldürüyor.

Yeşil Yol sinemasında, kendi küçük dünyasında yaşayan, kimseye ziyanı olmayan Eduard Delacroix’in idamı sırasında, sadist gardiyan, Eduard’ın başındaki süngeri ıslatmaz. Bu nedenle elektrik verildiğinde başlık alev alır ve Eduard yanarak hayatını kaybeder.

İzlemesi sıkıntı sinemalarıyla ün kazanan Gaspar Noe’nin bu sineması baştan sona canice. Çok konuşulan tecavüz sahnesinden, yangın söndürücüyle adam öldürme sahnesine, Irreversible tümüyle bu listeye girmeye hak kazandı.

Yedi ölümcül günahı temsil eden kurbanlarını sembolik biçimde öldüren bir seri katili izlediğimiz Se7en’daki Şehvet’i temsil eden cinayet, sahiden vahşice.

Viking inançlarına nazaran, hatalı bir insanın esaret bedelini ödemesi için gerçekleştirilen bir nevi ötenazi olan ritüel, kişinin sırtının yarılması ve kaburgalarının iki yana açılarak ‘kanlı bir kartal’a dönüştürülmesini içeriyor.