Uzun yıllardır klasik yollarla çiftçilik yapan zerzevat, meyve yetiştiren Öksüz, sonradan teknik tarıma geçtiğini söyleyerek, “Biz anadan doğma sebzeciyiz, benim babam da çiftçiydi. O da bu işi yapardı. Uzun yıllar klasik tekniklerle zerzevat, meyve yetiştirdik sonradan bu sebzeciliğin tekniğini öğrenmeye başladık. Onun için seralar kurduk, yani teknik tarım uygulamalarına başladık” dedi.
Teknik tarıma geçtikten sonra uygulamayı cet tohumları üzerinde deneyen Öksüz, hiçbir problemle karşılaşmadıklarını ve randımanın arttığını belirterek, “Teknik tarımı bizim yerli tohumlarımız üzerinde uygulamaya başladık. Cet tohumlarının devamı için elimizden gelen çalışmayı yapıyoruz. Burada zerzevatın her türlüsünü biz ekiyoruz, bunları size sayayım. Başta domates, salata, karpuz, kavun, mısır, patates, biber ve biberin her çeşidi. Bu yerli tohumlar üzerinden bu zerzevatları teknik tarımdan duyduğumuz organik tarım ismiyle üretiyoruz” diye konuştu.
Kullanılan gübrenin çiftlik gübresi olduğuna değinen Öksüz, rastgele kimyasal içerikli gübreleri serada kullanmadıklarını belirterek, “Kullandığımız gübre çiftlik gübresi onun dışında dışarıdan da yalnızca bir iki periyot solucan gübresi aldık. Bu çiftlik gübresiyle bu zerzevatları burada üretiyoruz” diye konuştu. Gayesinin cet tohumunu yaşatarak gelecek jenerasyonlara aktarmak olduğunu söyleyen Öksüz, farklı formüllerle kaliteli cet tohum elde etmek üzere bir gayesinin de olduğunu vurgulayarak, “Esas olarak kayda bedel anlatacağım şey ise şu, cet tohumları üzerinde değişik uygulamalar yapıyoruz. Sıra sıra takım, her sıraya öbür bir uygulama, öteki bir sulama biçimi, diğer bir çapalama formuyla deneme yapıyoruz hangisinden daha yeterli sonuç alırsak onun üzerinden devam ediyoruz. Tohum alırken mahsulün en güzelinden tohum almaya çalışırız. Döl başı deriz, karpuzun döl başından alırız tohumu, kabakta döl başından alırız, domateste ise kısmında uygun yetişmiş büyük domatesten tohum alırız ve bu tohumları gözümüz üzere saklarız bizim için altın kıymetindedir bu tohumlar. Bunları kaybetmemek için elimizden geleni yapıyoruz” tabirlerini kullandı.
Ürettiği zerzevat meyveye vatandaşların ağır ilgi gösterdiğinin altını çizen Öksüz, “Burada ticari olarak sebzelerimizin satışı çok hoş ilerliyor, daima sipariş alıyoruz. Gidip pazarda, şurada, burada sebzem var gelin alın demiyoruz. Bir örnek vereyim, Bayburt’un en uzak yerinden Demirözü’nden her hafta bir taksi gelir, komşularının da siparişini alır. 10 paket, 20 paket, 50 paket doldurur göndeririz. Öbür hafta bir diğeri gelir. Burada da yolun kenarında bir satış yerimiz var, oraya da bazen fazlalık zerzevatları koyarız, oradan geçenler de alır. Zati Bayburt’un hepsi bu bağı bilir, buraya uğrarlar gelenimiz, gidenimiz çok olur” biçiminde konuştu.
